Müge ve Hastane

İstanbul'un pek çok yerinde büyük tıp fakültesi hastaneleri var. Bu hastanelerde daha önce yaşanan her şeyi pek çoğunuz gibi bende bilirdim. Şimdi telefonla randevu alma sistemi var. Her ne kadar telefonla en iyi ihtimalle 1 ay sonraya randevu alabiliyor olsanız da.... Randevu saatinden 30 dakika önce hastanede olup ve bilgi işlemden işleminizi yaptırmanız doktor görmeniz için yeterli. Bu gün İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahpaşa Hastanesine gittim. Koridorlar neredeyse boştu, insanlar sorduğunuz sorulara sakin ve yardımsever bir şekilde cevap veriyorlardı. Herkes sırasının gelmesini bekliyor ve kavga etmiyordu. Enteresan bir şekilde kuyruk beklediğim tek yer bir şişe su almak istediğim dahiliye servisinin kantini oldu. :) İnsanlara en iyi ihtimalle 1 ay sonraya randevu veriyor olsalar bile yinede hastanelerin içinde yaşanan keşmekeşi, kaosu azaltmış gibi gözüken bu sistem ilgimi çekti. Koridorda otururken hastanenin telefonla randevu servisini aradım ve hemen cevap aldım. Bizim ailenin büyükleri hastane ve doktorlar için "Allah düşürmesin eksikte etmesin..." derler. Çok haklılar.... O koridorda otururken hastanede yatan pek çok hastayı ve onların iyileşmesini bekleyen yakınlarını düşündüm. Kendimi, ailemi, eşimi düşündüm. Herhangi birine bir şey olmasından inanılmaz derecede çok korktuğumu söylemeliyim. Bizimde aile büyüklerimiz var. Her geçen gün ne biz ne de onlar gençleşmiyoruz. Bir yerde okumuştum, "İnsanların bir tanıdıklarının cenazesine gittiğinde ağlamalarının genel nedeni kendilerininde bir gün bunu yaşayacağını, yakınlarını ve sevdiklerini kaybedeceğini düşünmeleriymiş." Bilmiyorum herkes buna katılır mı...... ?..... Hastaneye gitmekte bana aynı duyguları yaşattı bugün. Küçük bir not; öğretim üyelerinin (Prof. Doç. Uzman Dr....) odaları gerçekten güzeldi. Temiz, sakin, bazı odalardan klasik müzik sesleri geliyordu. Sanırım Prof. olana kadar harcadıkları onca mesainin hakkı... ? :)))))

Yorumlar