MügeVe..... Bize Neler Oluyor? Psikolojini Sağlam Tut....

Anne baba olmak, özellikle de eğitimci bir anne olarak yaşadıklarımı paylaşmak, her gün zihnimde dönüp duran sorularla boğuştuğum bir yolculuk gibi. Günümüzde sosyal medyada karşımıza çıkan haberler beni derinden etkiliyor: çocuk tacizleri, cinayetler, istismar haberleri… Hepsi ruhumda ağır bir iz bırakıyor. Kendi çocuklarımı bu vahşi dünyadan nasıl koruyabilirim? Onların bu acımasız gerçeklere tanık olmalarını nasıl engelleyebilirim? Her ne kadar elimden geleni yapsam da, bu sorular hep aklımın bir köşesinde duruyor.

Bir eğitimci olarak çocuklara, gençlere rehberlik etmek, onların güvenliğini sağlamak benim hayatımın merkezinde. Ama ne zaman bu haberlerle karşılaşsam, içimde tarifsiz bir korku yükseliyor. "Ya benim çocuklarım?" diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Hepimiz böyle hissediyoruz değil mi? Bir anne olarak içgüdülerimizle hemen onları koruma moduna geçiyoruz. Ancak hayatın gerçeklerini tamamen saklamak mümkün değil. İşte burada daha derin bir farkındalık gerekiyor: çocuklarımızı sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda ruhsal olarak da güçlendirmek.

Çocuklarımız Bu Haberlerden Nasıl Etkileniyor?

Küçükken dünyaya bakışımız daha masumdur. Çocuklarımızın da bu masumiyeti yaşamasını, korkusuz bir şekilde büyümesini isteriz. Ama bu kadar karanlık haberle iç içeyken, onların bu korkularla başa çıkabilmesi nasıl mümkün olabilir? Gençler için dünya, hem keşfetmeleri gereken büyük bir yer hem de bir tehdit haline gelebiliyor. Üstelik, sosyal medyanın da etkisiyle, her şey daha çabuk yayılıyor. Bir kötü haber, sadece birkaç saniyede onların telefonlarına düşebiliyor. Ergenlik çağındaki çocuklar bu haberlerle daha sık karşılaştıklarında, korku ve güvensizlik duyguları çok daha derin olabiliyor. Çocuklarımızın bu haberlerden etkilenmesini tamamen önleyemeyiz. Ancak onların bu dünyada nasıl var olacaklarını, nasıl ayakta kalacaklarını ve güçlü bireyler haline geleceklerini onlara biz öğretebiliriz. Belki de bu yaşadıklarımız, çocuklarımıza daha fazla empati kazandırmak için bir fırsat olabilir. Her şeye rağmen, bu karanlık dünyanın içinde aydınlığı nasıl bulacaklarını göstermek bizim elimizde.

Korkularla Nasıl Baş Edebiliriz?

Çocuklarımızın güvende hissetmelerini sağlamak, onların duygusal dayanıklılıklarını geliştirmek aslında düşündüğümüzden daha önemli. Korkularla baş etmek, hepimizin öğrenmesi gereken bir beceri. Özellikle ergenlik çağındaki çocuklar, her şeyi çok daha derinlemesine hisseder. Onlara bu becerileri kazandırmak, hayat boyu kullanacakları bir rehber sunmak demek.

Bir gün oğlumla oturmuş bu konular hakkında konuşurken bana, “Anne, bu dünyada kimse güvende değil, değil mi?” diye sordu. O an gözlerimin dolduğunu hissettim, çünkü her ebeveyn gibi ona sadece güzel şeyler göstermek istemiştim. Ama hayat böyle değildi. Ona, “Dünya zor bir yer, ama biz burada birbirimize destek olabiliriz,” dedim. “Senin güçlü olmanı, ne olursa olsun cesaretini kaybetmemen gerektiğini öğrenmeni istiyorum.”

Bu noktada çocuklarımıza korkularıyla başa çıkmayı öğretmek kritik. Onlara korkmamaları gerektiğini söylemek yerine, korkunun normal bir duygu olduğunu, ama bu duyguyla nasıl başa çıkabileceklerini anlatmalıyız. Bu, hem onların kendi duygularını daha iyi anlamalarına hem de dünyaya daha güçlü adım atmalarına yardımcı olacak.

Empati ve Şefkat Kazandırmak

Çocuklarımızı bu karanlık haberlerden izole etmek neredeyse imkânsız. Ama onları bu haberlerin ağırlığı altında ezilmek yerine, bu olaylara karşı bir farkındalık geliştirmeleri için teşvik edebiliriz. Çocuklarımıza empati duygusunu kazandırmak, belki de bu süreçte yapabileceğimiz en önemli şeylerden biri. Dünyada kötü şeyler yaşanıyor, ama biz birbirimize yardım edebiliriz. Bu mesajı vermek, onlara hem duygusal hem de ahlaki bir rehber sunacaktır. Çocuklarımıza sadece korkuyu değil, aynı zamanda şefkati de öğretmeliyiz. Birbirimize yardım etmenin, zor zamanlarda dayanışmanın gücünü onlara göstermek, belki de bu dünyada en çok ihtiyaç duydukları şeylerden biri.

Güçlü Bireyler Yetiştirmek

Anne baba olarak yapabileceğimiz en önemli şeylerden biri, çocuklarımıza güçlü olmayı öğretmek. Bu, sadece fiziksel anlamda değil, duygusal olarak da dayanıklı olmalarını sağlamak demek. Hayat her zaman kolay olmayacak; zorluklarla başa çıkmayı öğrenmeleri gerekecek. Ama biz onların yanında olduğumuz sürece, her şeyin üstesinden gelebileceklerini bilmeleri gerekiyor.

Onlara, duygularını açıkça ifade etmeleri için alan yaratmalıyız. Korkuları hakkında konuşmalarına izin vermeliyiz. “Bu seni korkuttu mu?” diye sorduğumda oğlum, “Evet, ama seninle konuşmak beni rahatlattı,” demişti. Bu basit bir konuşma gibi görünse de, aslında çok derin bir anlam taşıyor. Onların duygularını anlamalarına ve kabul etmelerine yardımcı olmak, gelecekte daha güçlü bireyler olmalarını sağlayacak.

Geleceğe Umutla Bakmak

Evet, dünya zor bir yer. Her gün karşılaştığımız acı haberlerle, çocuklarımızı bu karmaşadan nasıl uzak tutabileceğimizi düşünüyoruz. Ama yine de unutmamamız gereken bir şey var: Onları korku içinde büyütmek yerine, içlerindeki ışığı daha da parlatabiliriz. Karanlık zamanlarda bile güzellikler var; sevgi, dayanışma ve umut hep orada bir yerlerde. Bunu onlara göstermek bizim elimizde.

Bir gün oğlumla yürüyüş yaparken, bana dönüp “Anne, belki de biz bu dünyayı daha iyi bir yer yapabiliriz,” dedi. O an kalbim ısındı, içim umutla doldu. Evet, belki her şeyi değiştiremeyiz, ama onların güçlü, merhametli ve cesur bireyler olmalarını sağlamak, bu dünyanın daha iyi bir yer olması için atacağımız en değerli adım.

Bu yolculukta, çocuklarımıza sadece zor zamanlarda nasıl güçlü kalacaklarını değil, aynı zamanda hayata nasıl sevgiyle yaklaşacaklarını da öğretmeliyiz. Onları kötülüklerden tamamen koruyamayabiliriz, ama onlara bu kötülüklerle nasıl başa çıkacaklarını öğretebiliriz. Ellerini tutup, her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirerek, dünyaya güvenle bakmalarını sağlayabiliriz.

Onlara birlikte zaman geçirmenin, sevdikleriyle vakit geçirmenin ne kadar kıymetli olduğunu gösterebiliriz. Mesela, bir pazar sabahı ailece kahvaltı yaparken gülüp sohbet etmek, belki de her gün aldıkları kötü haberlerin ağırlığını hafifletmenin en iyi yollarından biri. Çünkü çocuklarımız, en çok sevgi ve güven ortamında büyüdüklerinde güçlü bireyler olurlar.

Küçük bir gülümseme, sıcacık bir sarılma, bazen en karanlık günlerde bile içimize umut serpebilir. Biz ebeveynler olarak, onların yanında olduğumuzu, ne kadar zor olursa olsun hayatın güzel yanlarını da fark etmelerini sağlayabiliriz.

Çocuklarımızı korumak, onlara yalnızca kötülüklerden uzak durmayı öğretmek değil; onlara sevginin, şefkatin ve umut dolu bir geleceğin mümkün olduğunu göstermektir. Ve bu yolculukta, onların elini tutarken, onlara rehberlik ederken, biz de hayatın o parlak tarafını yeniden keşfetmiş oluruz. Ne kadar zor olursa olsun, birlikte aşamayacağımız engel yok.

Çocuklarımızın her adımında yanında olmalı, onları sevgiyle sarmalamalı ve her şeyin ötesinde onlara umut dolu bir gelecek bırakmalıyız.

Yorumlar