Öğretmenlik mesleği, toplumsal değerlerin inşasında ve bireylerin şekillenmesinde kritik bir role sahiptir. Ancak, bu kutsal mesleğin saygınlığını zedeleyen bazı davranışlar, meslektaşlar arasında büyük bir hayal kırıklığına yol açmaktadır. Özellikle, Öğretmenler Günü gibi anlamlı bir günde, hediyeleşmeyi bir rekabet unsuru haline getiren, velilere yönelik manipülatif tutumlar sergileyen öğretmenler, hem mesleğin onuruna hem de insani değerlere zarar vermektedir.
Bir öğretmene verilebilecek en değerli hediye, öğrencisinin sevgisi, saygısı ve emekle hazırladığı küçük bir çalışmadır. Oysa, kimi öğretmenlerin, velileri maddi açıdan yönlendirmeye çalışmaları ve alınan hediyeleri bir statü göstergesi gibi değerlendirmeleri, öğretmenlik mesleğinin temel değerleriyle bağdaşmayan bir tavırdır. Bu tür davranışlar, hem veliler hem de öğrenciler nezdinde öğretmenlik mesleğinin itibarı konusunda soru işaretleri yaratmaktadır.
Bu tutumlar, öğretmenliğin özündeki fedakârlık ve adanmışlık kavramlarını zayıflatmakta, mesleği maddi kaygılarla gölgelenen bir konuma itmektedir. Eğitim dünyasında bu tür yaklaşımların hâlâ varlık göstermesi, hepimiz adına utanç vericidir. Öğretmenler, toplum için birer rol modeldir ve bu sorumluluğu taşırken sergiledikleri her davranış, mesleğin onurunu yüceltmeli, değilse mesleğin değerini küçültmemelidir.
Eğitim camiasının bu tür davranışlarla yüzleşmesi ve gerekli etik standartları oluşturması elzemdir. Zira, çocuklarımızın geleceği, öğretmenlerin sadece bilgileriyle değil, ahlaki duruşlarıyla da şekillenmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder